Skolyoz

Normal ve sağlıklı bir omurgada, omurlar arkadan bakıldığında yukardan aşağıya düz bir hat şeklinde uzanır. Omurların sağa veya sola doğru en az 10 derece eğrilmesine skolyoz denir. Bu eğrilikle birlikte omurga kendi etrafında da dönebilir.

Okul öncesi erkekler ve ergenlikteki kızlar risk altında!

Skolyoz bir hastalık değil, bir belirtidir ve birçok hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Çoğunlukla büyüme çağında tanı konulur. Deformiteler genelde 14 yaşından önce belirgin olmaya başlar. Okul öncesi dönemde erkeklerde biraz daha fazla görülürken ergenlik döneminde (adolesan dönemde) kızlarda 3-5 kat daha fazla görülür.

0-3 yaşlarında görülen skolyoz gerileyebilir.

Skolyoz genellikle, doğumsal yapısal bozukluklar, sinir ve kas hastalıkları (serebral palsi, siringomiyeli, çocuk felci, kas hastalıkları vb), omurga tümörleri, travma, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıklar sonucu oluşur. Bunlar skolyozun yapısal nedenleridir. Ayrıca postür bozuklukları, bacaklardaki uzunluk farkı, histerik yapılı kişilerde de yapısal olmayan nedenler sonucu skolyoz görülebilir. Tüm bunlara rağmen skolyozun %80’inde belirli bir neden saptanamaz ve bu tür skolyoza idiyopatik (nedeni bilinmeyen) skolyoz denir. 0-3 yaş arasındaki skolyoz; yeni doğan dönemi (infantil idiopatik) skolyozudur. Bu skolyoz ilerleyici tipte ya da gerileyen tipte olabilir. Bu tip skolyoz  %70’i gerileyici tiptedir. 3-10 yaş arasındaki skolyoza çocukluk dönemi (juvenil idiopatik skolyoz), 10 yaşından kemik gelişimini tamlayıncaya kadar sürede görülen skolyoza ergenlik dönemi (adolesan idiopatik skolyoz) skolyozu denir. En sık görülen adolesan idiopatik skolyozdur. 20 yaşın üzerinde görülen skolyoz da yetişkin idiopatik skolyozdur.

Skolyoz solunum sıkıntısına bile neden olabilir.

Skolyoz erken dönemde hastada bir şikayete neden olmaz. Şikayet varsa bile çok az düzeydedir. Bu nedenle ya okul taramaları sonucu ya da herhangi bir nedenle çekilen röntgen grafilerinde tesadüfen tespit edilir. Aileyi hekime götüren ilk bulgu genellikle görüntü bozukluğudur. Nedeni bilinmeyen skolyozda ilk fark edilen bulgu bir omuzun diğerine göre daha yüksekte olmasıdır. Kürek kemiklerinde, meme seviyesinde, bel kıvrımlarında ya da gövdede asimetri ilk göze çarpan görüntü bozukluklarıdır. %40 olguda sırt ve bel ağrısı mevcuttur. 50 derecenin üzerindeki eğrilikler solunum sıkıntısına neden olabilir.

Skolyozun takibi tedavisi kadar önemlidir.

Tanı için başlangıçta röntgen grafisi çekilir. Amaç, omurgadaki eğriliği doğrulama, büyüklüğünü ve yerini saptamak ve eşlik eden kemik yapıya ait kalıtsal bir bozukluk varsa saptamaktır. Altı aylık aralarla röntgen filmi çekilip skolyozun takibi yapılmalıdır. Kemik sintigrafisi, bilgisayarlı tomogtafi (CT) veya manyetik rezonas (MR) gibi diğer görüntüleme tetkikleri nörolojik bozukluğu olan veya cerrahi uygulanacak hastalara yapılabilir.

Skolyozun derecesi hastalığın ilerlemesi ile doğru orantılıdır.

Omurga eğriliğinin doğal seyri tam olarak öngörülemez. Eğrilik; ilerleyebilir, aynı kalabilir veya nadiren düzelebilir. Birbirini izleyen iki veya daha fazla muayenede 20 derecenin üzerindeki eğriliklerde omurgada 5 derece veya daha fazla artış olması, 20 derecenin altındaki eğriliklerde 10 derecelik artış olması ilerleme olarak düşünülür. Çift eğrilikler, sırt bölgesindeki eğrilikler, kız cinsiyet, tanı sırasında eğriliğin derecesinin büyük olması 10 yaşın altında tanı konulan eğrilikler ilerlemeye meyillidir. 30 derecenin altındaki eğriliklerde ilerleme oranı oldukça düşüktür.

Tedavide altın standart korselemedir.

Skolyoz genellikle ağrı yapmaz. Tedavide amaç; eğilmenin ilerlemesini engellemek, görünüm bozukluğunu gidermek, gelişebilecek solunum ve dolaşım problemlerini ve omurgada gelişebilecek kireçlenmelerini engellemektir. Skolyozun konservatif tedavisinde (cerrahi dışı) amaç; eğriliği kontrol altına alarak ilerlemeyi önlemek ve cerrahi gereksinimi ortadan kaldırmaktır. Konservatif tedavide korseleme altın standarttır. Skolyoz tedavisi için çeşitli korseler geliştirilmiştir. Korsenin skolyoz tedavisindeki başarısı, özellikle düzeltici etkisine ve korsenin gün içindeki giyilme süresine bağlıdır. Ergenlik döneminde skolyoz korseleri mutlaka günde 23 saate yakın giyilmelidir.  Korse kullanan hastalar; ilerlemesi yüksek riskli olanlar 4 ayda bir, ilerleme riski az olanlar 6 ayda bir kontrol edilmelidir. Egzersizler ve bir fizik tedavi yöntemi olan elektrik stimülasyonu korselemeden sonra konservatif tedavide en çok kullanılan tedavi yöntemleridir. Skolyozda kullanılan egzersizler; omurga kontrolü sağlamak için postür egzersizleri, spinal hareketliliği arttırıcı egzersizler (germe egzersizleri), yana ağırlık aktarma egzersizleri ve solunum egzersizleridir. Korse tedavisine rağmen 40 dereceyi aşan bir eğrilik varsa, ergenlik döneminden önce 45 derece ve üzeri eğrilik varsa ve ciddi solunum sıkıntısına neden oluyorsa cerrahi tedavi önerilir.